Global Bazda Faiz İndirimleri, Tahvil Faizlerini Nasıl Etkileyecek (Alan Yatırım)

Global Bazda Faiz İndirimleri, Tahvil Faizlerini Nasıl Etkileyecek?

Piyasa analistleri 2019 yılının başlarında FED'in yıl içerisinde kaç kez faiz artırımına gideceğini tahmin etmeye çalıştıkları sırada, makroekonomik göstergelerin ivme kaybına işaret etmesi hikayeyi 180 derece tersine çevirmiş ve özellikle Mart ayından itibaren olmak üzere FED' in para politikası toplantılarında geleceğe dair güvercin tonda mesajlar verilmeye başlanılmıştı. Son dönemde çoğu FED üyesi parasal gevşemeye yakın olduklarını belirtirken, para politikası operasyonlarının gelecek makroekonomik verilere göre şekilleneceğini belirtmişlerdi.

Geçtiğimiz Cuma günü piyasalar açısından oldukça önemli olan ortalama saatlik kazançlar ve tarım dışı istihdam verileri açıklandı. FED' in para politikasını şekillendirirken enflasyon dinamiklerine yönelik etkileri baz alması, ortalama saatlik kazançları piyasalar açısından daha dikkat çekici kılmaya başlamıştı. Aylık ortalama saatlik kazançlar beklentilerin altında gelerek %0.2 artış gösterirken, tarım dışı istihdam verisi ise 224 bin artarak beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Tarım dışı istihdam verisinin yıllık ortalamanın üzerinde olması, ABD ekonomisi açısından olumlu bir gelişme olarak gözükse de, istihdam verilerinden bir diğeri olan işsizlik oranı Haziran ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre beklentilerin üzerinde artış göstererek %3.7 olarak gerçekleşti. Özellikle tarım dışı istihdam verisinin güçlü gelmeden önce Temmuz ayında FED'in faiz indirimine gidebileceğini fiyatlanıyordu. Verinin güçlü gelmesiyle birlikte FED'in faiz indirimi konusunda ara toplantı dönemi olan Temmuz ayını pas geçebileceği şeklinde yorumlanırken, bunu Cuma günü piyasa kapanışına yakın oluşan TL varlık fiyatlamalarında gördük. Özellikle Dolardaki global bazda değer kazancına paralel olarak, EM para birimlerinde değer kayıpları gözlemlendi. Dün ise Jerome Powell'ın Kongre'de yaptığı konuşmada ise global ekonomide aşağı yönlü risklerin devam ettiğini, FED'in ekonomik büyümeyi desteklemek adına harekete geçmeye hazır olduğunu belirtmesi ve konuşmasından birkaç saat sonra yayınlanan toplantı tutanaklarında hemen hemen bütün FED üyelerinin faiz konusundaki görüşleri de Temmuz ayındaki toplantıda faiz indirimi gelebileceği beklentilerini yeniden canlandırdı.

Temmuz ayının başında son 2.5 yılın en düşük seviyesine gerileyen ABD 10 Yıllık tahvil faizleri, tarım dışı istihdam verisi ile birlikte tekrardan %2 seviyesinin üzerine çıksa da ABD tahvillerine olan taleple birlikte 10 yıl vadeli tahvillerin faizi tekrardan %2 seviyelerinin altına düşecektir. Grafik 2'den de politika faizinin yükseliş eğiliminde olduğu zaman aralığında ABD 10 Yıl vadeli tahvil faizlerinin de yükseldiği görülebiliyor. ABD tahvillerinin tarihsel geçmişine baktığımızda yatırımcıların faiz indirimlerini hissettiğinde tahvil faizlerinin de gerileme eğiliminde olduğu görülebiliyor. Faiz indirimini fiyatlayan piyasalarda ABD tahvillerine olan talep artıyor ve tahvil fiyatı ile faizi arasındaki ters yönlü ilişkiden dolayı faizler düşme eğiliminde oluyor. Dünyadaki faizlerin düşmesi Türkiye gibi gelişen piyasa ülkelerinde de politika faizlerinin düşmesine dolayısıyla, tahvil faizlerinin düşmesine yol açıyor.

Türkiye'nin tahvil faizlerindeki son 2 yıllık dönemdeki yükselişindeki ana sebep; uzun vadeli tahvillerin kısa vadeli tahvillere prim olarak enflasyon beklentisi ve risk algısı gibi faktörleri içermesinden kaynaklanıyor. Merkez Bankaları kısa vadeli faiz oranlarıyla para politikası operasyonlarını yürütürken, enflasyon duruşlarına dair verdikleri sinyaller piyasadaki faizlerin oluşmasında etkili oluyor. 12-24 aylık dönemde politika faizlerindeki düşüş beklentilerine tahvil faizlerinde de düşüşler gözlemenecektir. Burada önemli olan Merkez Bankasının enflasyon konusundaki kararlı duruşu olacaktır.

Global Bazda Faiz İndirimleri, Türkiye Tahvillerini Nasıl Etkileyecek?

Küresel büyüme beklentilerinin yavaşlaması, ticaret savaşları ve jeopolitik riskler dünya gündeminde öne çıkan başlıklar olmaya devam ederken, bu riskler piyasalarda olumsuz fiyatlanmaya devam ediyor. FED ve Avrupa Merkez Bankası da ekonomik görünümdeki bozulmalar nedeniyle parasal genişlemenin sinyalini vermiş durumdalar. Piyasaların beklentisi dahilinde iki büyük Merkez Bankasının da faizlerde indirime gitmesi, global bazda bir likidite bolluğu yaratacaktır. Bu da risk iştahının artmasına paralel olarak Türkiye gibi gelişen piyasa ülkelerine fon akışlarına neden olabilir. Dolaylı sermaye yatırımları bir diğer deyişle sıcak para çeken Türkiye'de de tahvil ve bonolara olan talebin artmasıyla birlikte tahvil faizleri de düşecektir.

Mevcut durumda Türkiye'nin 10 yıl vadeli tahvil faizleri %17 seviyelerinde bulunuyor. Geçen yıl yaz aylarında %22,5 seviyesine ulaşarak son 10 yılın zirvesini gören uzun vadeli tahvil faizleri, Merkez Bankasının 625 faiz artırımı ile yılbaşında tekrardan %14'lü seviyelere kadar gerilemişti. FED' in yılbaşından bu yana güvercin bir ton izlemesiyle birlikte gelişen piyasa ülkelerine fon akımları hızlanırken, Türkiye'de de artan tahvil talebine bağlı olarak tahvil faizleri düşüş eğilimine girdi. Bundan sonraki süreçte ise FED'in ve diğer majör merkez bankalarının faiz indirimleri Türkiye tahvil piyasasına olumlu yansıyacakken, enflasyondaki düşüş beklentileriyle birlikte 3.Çeyrek dönem sonunda %15'lere kadar gerilemesi mümkün olabilir.



 Alan Yatırım Menkul Değerler A.Ş.,
 http://www.alanyatirim.com.tr/
 
                                  ***
                               Yasal Uyarı
 
 Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.