Günlük bülten (A1 Capital)

Geçen hafta başında finansal piyasalarda yaşanan kararsızlık, ECB'nin 10. para politikası sıkılaştırmasının ardından yerini alım eğilimine bıraktı. Christine Lagarde, bu yıl ve gelecek yıl için enflasyon tahminlerini yükseltmesine rağmen, bunun sonuncusu olabileceğini öne sürdü. Parasal sıkılaştırma döngüsünün sona erme olasılığı, özellikle Çin göstergelerindeki iyileşmeyle birlikte Avrupa'da risk iştahını canlandırdı.
ECB temel faiz oranlarını yükseltti, ancak en önemli nokta bu onuncu artışın muhtemelen son artış olacağına dair verdikleri güvenceydi. Yatırımcılar daha fazlasını beklemiyordu ve merakla beklenen değişimi hayal etmeye başladılar. Bu arada, son ABD enflasyon rakamları büyük ölçüde beklendiği gibiydi. Ağustos ayında Çekirdek TÜFE bir önceki aya göre %4,7'den %4,3'e gerilerken, yıllık ÜFE %2,2 ile beklentileri karşıladı. Haftalık işsizlik başvuruları da tahminlere paralel gerçekleşerek ABD ekonomisi için "yumuşak iniş" fikrini destekledi
Euro, Avrupa Merkez Bankası'nın son faiz kararı öncesinde zaten daha da zayıflamaya hazırdı ancak ECB , Perşembe günkü faiz artırımının son faiz artırımı olacağının sinyalini vererek olgunlaşmayı artırdı. Riskten korunma fonları ve spekülatörler hala euro karşısında oldukça uzun pozisyonlarda (En son Emtia Vadeli İşlemler Ticaret Komisyonu verileri, fonların net uzun euro pozisyonlarını 136.000 sözleşme ile yedi ayın en düşük seviyesine düşürdüğünü gösteriyor) , kur farkları - özellikle yen ve dolar karşısında - euronun aleyhine hareket edecek ve euro bölgesinin karşılaştırmalı ekonomik görünümü, özellikle ABD karşısında kasvetli. Bu ortamda, euro yakında dolar ile eşit seviyeye gelebilir mi? Yüzde 6'lık bir mesafe var, bu kayda değer ama aşılması imkansız olmayan bir mesafe.
Özellikle zıt para politikası görünümleri göz önüne alındığında, ECB sıkılaştırma hamlesinin sona erdiğinin sinyalini verirken, Japonya Merkez Bankası da motorlarına hız veriyor. Beklentiler artık BOJ'un "getiri eğrisi kontrolü" politikasını Nisan 2024 yerine Ekim ayında sonlandırması ve Japonya'nın negatif faiz oranı politikasının, önceden beklenenden neredeyse tam bir yıl önce, Ocak 2024'te sona ereceğini şekline evrildi. Kısacası, ABD-euro bölgesi ayrılığı daha fazla dikkat çekse de euro yen karşısında dolardan daha fazla düşebilir.
Euro üzerine neden bu kadar odaklandık. Perşembe günü Atlantik'in her iki yakasından gelen ekonomik sinyaller bize; ABD perakende satışları beklentileri boşa çıkardığını ve üretici fiyat enflasyonu tahminlerin üzerinde seyrederken, ECB büyüme görünümünü bu yıl %0,7'ye ve gelecek yıl %1,0'a düşürdü de ondan.
Hiç kimse, geleceğin ne getireceğini bilmiyor; ancak ABD ekonomisi olası bir yumuşak inişle , euro bölgesi de olası bir resesyonla flört ediyor. Bunun resmini Citi'nin ABD ekonomik sürprizler endeksinden de görebiliyoruz. Endeks Mayıs ayından bu yana pozitif, euro bölgesi endeksi ise Mayıs ayından bu yana negatif bölgede bulunuyor. Bu bize doların kur ve getiri avantajının yakın zamanda azalacağına dair belirgin bir şey yok diyor. Beklentilere baktığımızda ise; ECB'nin faiz artırmayı bitirdiği ve şimdi gelecek yıl yaklaşık 70 baz puanlık faiz indirimi yapması, FED tarafında ise bu yıl başka bir faiz artırımı konusunda hala kararsızlar ve son zamanlarda 2024 faiz indirimi beklentilerini kademeli olarak da azaltıyorlar.
Petrol fiyatları küresel arz kısıtlamaları nedeniyle yükselmeye devam ediyor. Uluslararası Enerji Ajansı'nın son raporu, düşük küresel stoklar nedeniyle piyasada önemli bir sıkılaşma riskinin altını bir kez daha çiziyor. OPEC de yıl sonuna kadar günde yaklaşık 3,3 milyon varillik bir arz-talep açığı öngörüyor. Sonuç olarak Brent 93$ civarında işlem görürken, WTI 90$'a yaklaşarak sadece dört ayda %30'luk bir artış kaydetti. Öte yandan, Avustralya'da devam eden endüstriyel eylemlerin küresel LNG üretiminin %5'ini etkilemesi nedeniyle doğal gaz zorluklarla karşı karşıya. Avrupa'da ise Norveç'teki bakım çalışmaları, Hollanda TTF'si için şu anda 38 EUR/MWh civarında olan doğal gaz fiyatlarını daha da baskılıyor.
Hisse senedi piyasaları, yatırımcıların çoktan gerçekleştiğini umduğu bir senaryo olan faiz oranlarında zirve olasılığına sabitlenmiş durumda. Önümüzdeki hafta Fed'in Çarşamba günü açıklayacağı para politikası kararı ile Perşembe ve Cuma günleri yapılacak BOE ve BOJ toplantıları bu görünümü teyit edecek ya da sorgulatacak. Ayrıca Cuma günü Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde Eylül ayı öncü PMI göstergeleri açıklanacak ve finansal piyasalar için daha fazla içgörü sağlayacak. Yurtiçi ise önce Mehmet Şimşek’in Goldman Sachs'ın ev sahipliğinde yatırımcılarla bir araya gelmesini ve TCMB faiz kararını ( beklentimiz 750 baz puan) takipde olacağız.
BIST100’de ise son günlerde etkili olan satışlar sonrasında kısa ve orta vadeli göstergelerdeki bozulmanın arttığını görüyoruz. Haziran ayından itibaren geçerli olan orta vadeli trend desteğinin de altına inmiş olması da kısa vadeli seyir açısından olumsuz görünümü arttırdığını söyleyebiliriz. Bu hafta 22 günlük ortalamanın da geçtiği yer olan 7950 ve 7900 bandını yakından takip edeceğiz. Haftayı bu destek bandının hemen üzerinde kapatan endekste 7900 seviyesinin altına inilmesi güç kaybını hızlandırıp 7400’ün hedeflemesini gündeme getirebilir. Endekste alım iştahının güçlenmesi

 A1 Capital Menkul Değerler A.Ş.
 www.a1capital.com.tr
 

                                  ***
                               Yasal Uyarı
 
  Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.