SESMİR/Ökmen:Ekonomi Reformları” başlığıyla yapılan açıklamalar, piyasaların stresini düşürmeye yardımcı olacak sözel hedefleri içermektedir.

SESMİR Başkanı Orhan Ökmen'in açıklaması aşağıda bulunuyor:

Ekonomi Reformları” başlığıyla yapılan açıklamalar, piyasaların stresini düşürmeye yardımcı olacak sözel hedefleri içermektedir. Ancak, birçoğu geçmişte defalarca vaat edilmiş olan bu sözel hedeflere, ne zaman ve nasıl ulaşılacağına ilişkin yoğun tereddütler bulunmaktadır.

• “Ekonomi Reformları” nın hedeflerine ulaşmak için gerekli olan önlemlerin belirsiz bırakılması, sayısal hedeflere dönüştürülmemiş olması tereddütleri daha da artırmaktadır.

• Sağlıklı ve güçlü kamu maliyesi için, gelir ve harcama kalemleri ile kamusal borçlanma üzerinde kısa ve orta vadeli analitik modelleme alternatifleri sayısal olarak ortaya konulamamış olması toplumsal duyarlılığın harekete geçmesini önlemiş, tüketici ve yatırımcı güveninde heyecanlanma sağlayamamıştır.

• Açıklanan paketin, Türkiye ekonomisinin hukuk ve eğitime ilişkin ana sorunlarını kapsam dışında bırakması reform beklentilerini sonuçsuz bırakmıştır: Serbest rekabet koşullarına ve mülkiyet haklarına müdahale edilmesini önleyecek hukuksal dönüşümlere, kurum bağımsızlıklarında oluşan gerilemelerin düzeltilmesine, uluslararası ekonomilerle entegrasyonu hızlandıracak adımlara, iş gücü bilgi ve becerisini artırıcı eğitim sistemine ve genel olarak ekonominin hukuksal altyapısına ilişkin değişim ve dönüşüm ihtiyaçlarıyla doğrudan veya dolaylı olarak hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır.

• “Ekonomi Reformları” olarak açıklanan paketin; Türkiye ekonomisinin üretim, bölüşüm ve tüketim süreçlerini bozan faktörlere yönelik yapısal veya yüzeysel hiçbir öngörüsü ve yaklaşımı barındırmamaktadır: Ekonomi Reformların, Türkiye ekonomisinin üretim, bölüşüm ve tüketim süreçlerini bozan, enflasyon, TL’nin dış değerindeki istikrarsızlık, faiz, kamu-özel dengesi gibi temel problemlere ilişkin yapısal veya yüzeysel hiçbir öngörüsü ve yaklaşımı bulunmamaktadır.

• Türkiye ekonomisinin potansiyel büyümesini son yirmi yıldır aşağı çeken faktör verimliliğindeki gerilemeleri giderecek dönüşüm ve önlem uygulamaları bu pakette yer bulamamıştır.

• Ekonomik büyümenin Garanti Fonu uygulamalarıyla borçlanmaya ve krediye dayalı üretim artışıyla sağlanacağı şeklindeki devam eden sağlıksız paradigma, “Ekonomi Reformları” olarak yapılan bu açıklamaların da ana fikri olmaya devam etmiştir. Bu kapsamda, özel sektörün sermaye piyasaları araçlarının ihraçlarına garanti verilmesi serbest piyasa prensiplerine uygun değildir.

• “Ekonomi Reformları” açıklamalarında; komisyon, kurul, komite, başkanlık, gözetim, denetim gibi yeniden kurulacağı açıklanan organizasyon ve kadrolar, ekonomi bürokrasisinin serbest rekabeti bozucu müdahale potansiyelini daha da artıracaktır.

• Türk bankacılık sektörünün kurumsal altyapısı global kriterlere göre şekillenmiş olmasına ve yıllardır “Kredi Yaşam Döngüsü” nün etkin bir şekilde kullanılmasına rağmen “Ekonomi Reformları” açıklamalarında “Kredi Yaşam Döngüsü” modelinin uygulanacağının hedeflenmesi var olanın tekrarı olmuştur: Türk bankacılık sisteminde, kredi kullanım nedenleri, kredibilite ölçümleri, teminatlandırma ve vadelendirme biçimleri, geri ödeme koşul ve kaynakları, erken uyarı sistemleri oldukça sağlıklı işlemektedir. Dolayısıyla kredi yaşam döngüsü zaten uygulanmaktadır. Bankacılık sistemin sağlıklı ve uluslararası standartlara uygun olarak işleyen kredi yaşam döngüsü özellikle son yıllarda bizzat bürokrasinin dışsal baskılarıyla uygulanması zorlaştırılmıştır. Bürokrasi baskısı ortadan kalktıkça var olan bu sistem sağlıklı olarak çalışmaya devam edecektir.

• Bankacılık sisteminin aktif kalitesini artırmak amacına ilişkin ihtiyaç duyulacak kaynağın ve mali yükün boyutlarının ortaya çıkartılması için, öncelikle bankacılık kesiminin aktif kalitesinin seviyesini belirleyen verilere erişim serbestisi ve şeffaflık gerekmektedir.

• İşgücü piyasasının elastikiyetinin artırılmasına, vergi adaletinin ve kamusal harcama şeffaflığın artırılmasına, büyük kamu projelerinde ve genel olarak kamusal yatırımlarda toplumsal onay ve mutabakatın ön koşul olarak aranılmasına ilişkin herhangi bir model ve öneri kurgulanmamıştır.

• Salgın sonrasına ortaya çıkan ekonomik ortama özgü hiçbir yenilikçi uygulama önerilmemiştir.

• Bazı gelir gruplarının topluca gelir vergisinden ve beyanından muaf tutulması, vergileme genel ilkeleriyle uyumsuz ve mali durumla çelişkilidir. Toplu vergi muafiyeti sağlama yerine, daha başlangıçta miktarı ve zamanı belirlenerek direkt gelir desteği sağlanması toplumsal paylaşımda şeffaflığı ve bilinir olmayı artıracaktır.



Facebookta Paylaş