Tetra Pak, tüm üretim tesislerini dijitalleştirirken çalışmalarda merkez olarak İzmir fabrikasını belirled

Tetra Pak, tüm üretim tesislerini dijitalleştirirken çalışmalarda merkez olarak İzmir fabrikasını belirledi. Dünya klasmanında Mükemmellik Ödülü alan fabrikayı ziyaret eden Tetra Pak CEO’su Jönsson, “Ambalajlara barkod koyup, tüketicinin ürünü tarladan itibaren takip etmesini sağlacağız. Pilot ülke Türkiye olacak” dedi.


İzmir’deki Tetra Pak fabrikası kısa süre önce “Dünya Klasmanında Mükemmellik Ödülü’ne layık görüldü. Dünyada bu ödülü alabilen 22’nci fabrika oldu Tetra Pak İzmir. Bu vesile ile dünya ambalaj devinin global CEO’su Dennis Jönsson Türkiye’ye geldi. İzmir’de fabrikayı gezen Jönsson ile İstanbul’a dönüşünde biraraya gelme fırsatı bulduk. “İzmir’deki ekibimiz çok gururlu, biz de onlarla müthiş gurur duyuyoruz” diye başladı söze. Fabrikayı birkaç yıldır gezemediğini, bu son seyahatinde dijitalleşme açısından İzmir fabrikasının nasıl bir liderlik rolü üstlendiğini de bizzat yerinde görme fırsatı bulduğunu anlattı.

Tetra Pak, 11.5 milyar euro cirolu bir aile şirketi. İzmir’de yılda 10 milyarın üzerinde paket üretim kapasitesine sahip. 4 kıtada 36 ülkeye ihracat yapıyor. Tetra Pak olarak sadece son beş yılda Türkiye’de 60 milyon euronun üzerinde yatırım gerçekleştirdiklerini vurgulayan Jönsson, yeni yatırım planlarını, tüm endüstrileri dönüştürecek trendlere nasıl ayak uydurduklarını ve İzmir’in global yapı içindeki önemini anlattı.

Tetra Pak İzmir fabrikası mükemmellik ödülü aldı. Bu ödül ne kadar önemli? Bu çok önemli bir ödül. İzmir fabrikamız bizim için tüm dijitalleşme faaliyetlerimiz açısından pilot üretim tesisi olma özelliği taşıyor. Dijitalleşme yolculuğumuzu burada başlattık. Endüstri 4.0 çalışmalarını burada başlattık, tüm dünyaya yayacağız.

Bu perspektifte Türkiye’nin yeri Tetra Pak için nerede? Türkiye adet bazında 12’nci, gelir ve litre bazında 11’inci sırada. Arkadaşlarıma söylüyorum; Türkiye ilk 10’da olması gereken bir ülke, çok küçük bir çaba ile bu başarılabilir. Bugün Çin bizim için en önemli pazar. Hem gelir hem de paket bazında. 10 yyıl önce ilk 20’de bile değildi Çin. Ama bugün gelirlerimizin yüzde 15’i bu pazardan geliyor. Bu hızlı

çıkış incelenmeli mutlaka. Çok rekabetçi bir pazar. Orada büyümemizi sürdüreceğiz.

Türkiye’nin de Çin’e benzer bir büyüme potansiyeli var mı sizce? Kesinlikle. Biz müşterilerimizle birlikte büyüyoruz. Onların güçlü olması çok önemli. Sizden önce bir müşterimizle yaptığımız görüşmede Türkiye’deki tüketim alışkanlıklarındaki değişimleri konuştuk. İnsanlar artık sağlıklarına çok daha fazla dikkat ediyor. Sağlıklı ürünlere çok daha fazla ilgi gösteriyorlar. İyi ve doğru kaynaklardan gelen ürünleri kullanmak istiyorlar. Sadece kendilerinin değil, yerkürenin sağlığını da dikkate alıyorlar. Sürdürülebilirlik çok önemli hale geldi. Tüketiciler eline aldığı ürünün kalorisini de sürdürülebilirlik anlamında karnesini de ambalajın üzerinde görmek istiyor. Tüketicilere öyle bir ambalaj yapmalıyız ki, ellerindeki akıllı cihaz ile taradığında ürünün kaynağını, nasıl üretildiğini, hangi çiftlikten ggeldiğine kadar görebilmeli. Bir barkod’dan bahsediyorum, tüketici bu barkod sayesinde ürünle ilgili tüm bilgilere ulaşabilecek. Bu teknoloji üzerinde çalışıyoruz. Bu alanda lider olmak, tüketicilerimiz için çok kolay

bir deneyim sunmak istiyoruz.

Türkiye bu teknolojinin neresinde olacak? Pilot çalışmalara başladık. Türkiye de pilot çalışma başlattığımız ülkelerden biri olacak. Öyle bir kod olacak ki, her ürüne özel olacak. Bir kimlik kartı gibi... Müşteri bu sayede ürünün izini çok kolay ve hızlı biçimde sürebilecek. Ürün güvenliğini sağlamak açısından bu teknoloji yeni bir dönem başlatacak.

Ve Tetra Pak’ı rakiplerinden farklılaştıracak... Kesinlikle. Bu teknolojide lider şirket olmak istiyoruz. Müşterilerimize, tüketiciyle doğrudan iletişim kurabilme fırsatı tanımak istiyoruz. Gördüğümüz başka bir trend de insanlar artık ürünleri daha fazla online almak istiyor. Kore’de gıda ürünlerinin yüzde 15’i internet üzerinden satılır hale geldi. Şimdi bu ülkede öğrendiklerimizi farklı pazarllarda örneğin Türkiye’de kullanıyoruz. İnternetten satış ambalajlarda da değişim getiriyor. Bu alanda da çalışıyoruz.

Size göre sektörü önümüzdeki dönemde en çok etkileyecek trend ne olacak? İnsanların artık çok az zamanı var. Aileler sabahları birlikte oturup kahvaltı yapamıyor. Her bir bireye

özel, biri okula diğeri işe giderken yanlarında pratik şekilde taşıyıp kullanabilecekleri ambalajlarda gıdalara ihtiyaçları var. Belki gıda şeklinde içecekler... İnsanlar artık yolda kahvaltı yapabilmek istiyor. Bu, çok ağırlıklı bir trendlerden biri. Daha önce anlattığım gibi sağlıklı, kalorisi belirli gıda ürünlerine talep artıyor. Size bir şekilde fayda sağlıyor olmalı. Çevreye ve geleceğe de ‘kibar’ davranmalı. Başlayan yeşil hareketi giderek bir genel kabul haline geliyor, standart bir talebe dönüşüyor. Bu da dikkat çeken bir trend.

Türkiye’deki müşterileriniz de bu yönde taleplerle mi geliyor? Evet, daha sağlıklı, daha fonksiyonel, doğal, protein katkılı, çevreye duyarlı, düşük laktozlu ürünleri giderek daha çok duyuyoruz. Çok farklı ürün, çok fazla seçenek dönemi başladı; bu hem fırsatı hem de zorlukları beraberinde getiriyor.


Türkiye’de çok güçlü ambalaj firmaları var. Nasıl bir rekabet yapısı var? Evet, ama biz rekabeti seven bir şirketiz. Çin’de de çok güçlü rakiplerimiz var. Eğer güçlüyseniz ve rekabetten korkmazsanız rekabet sizi daha başarılı hale getirir.