2018 Strateji Bülteni (Reel Kapital Menkul Değerler)

2017 senesi için USD bazlı getirilerde Asya EM hisse senetlerinin, tüm varlık sınıfları içerisinde en çok kazandıranlarda bir numara olduğunu görüyoruz. Portföy yöneticilerinin Asya hisse senetlerindeki uzun pozisyonlarını koruma eğilimleri çerçevesinde para girişleri devam ediyor ve bu para girişleri dolaylı yoldan Türk hisse senetleri üzerinde de pozitif yönde hareketleri destekliyorlar. Yılın son bölümünde Borsa İstanbul 100 endeksi, rekor kapanış yağarken, yılın ilk günlerinde de Asya hisse senetlerine girişlerin devam etmesi, DXY'deki zayıflık ve EM'lerde süregelen ZAR ve Güney Afrika varlıkları öncülüğündeki "Ramaphosa partisi"nin devam etmesi bu pozitifliğin devamının ana nedenleri arasında yer almaktadır.

2017 yılını makroekonomik bazda yüksek büyüme ve yüksek enflasyon ile uğurlarken, 2018 yılı içerisinde genel ekonomi politikaları ve para politikaları üzerinde etkili olacak iki büyük içsel değişkenin yine büyüme ve enflasyon ekseninde olmasını bekleriz. 2017'de biraz da yüksek gelen 3. çeyrek büyümesinin ortalamayı yükseltmesiyle %6 bandı üzerinde bir yıllık büyüme gerçekleşecekken, bu yüksek oranların akabinde 2018 yılında büyümenin biraz daha dengelenmesi, yılın ilk aylarında baz etkisinden %10'lara doğru gerileyecek enflasyonun ise çift hanede kalmaya devam etmesi öngörümüz mevcuttur. Bu bakımdan 5 ve 10 vadeli tahvil faizlerinde sınırlı geri çekilme, 2 yıllık tahvil faizinde ise yukarı baskının devamı olasıdır.

TCMB politikaları ise, enflasyon yüksek ihtimalle çift hanede kalacağı için sıkı kalmaya devam edecek ve enflasyonda her türlü aşağı hareket, reel faiz ortamı baskımından Türk varlıklarında pozitif fiyatlanacaktır. Eğer tahvil piyasasındaki bu beklentiler yılın ilk bölümünde realize olursa reel faiz ortamı açısından TRY'ye de olumlu yansır. 18 Ocak'ta da TCMB'nin finansal koşullara göre vereceği para politikası kararına kadar olan süreç kritik olacak.

USDTRY'de yılın genelinde denge noktasının, şu anki seviyelerden yukarıda, 4'lü seviyelerdee gerçekleşeceğini düşünüyoruz. Bu hareketin oynaklığını, yurtiçi yerleşiklerin bu harekete katılıp katılmayacağı belirleyecektir. Yılın son ayında Güney Afrika'dan gelen bahar geçici bir etkidir. BİST 100 açısından ise, küresel hisse senetlerine ve Türkiye'nin de içinde bulunduğu Doğu ve Orta Avrupa, Rusya, Körfez ve Afrika grubundaki hisse senetlerine olumlu yaklaşım devam etmektedir. Küresel risk iştahı ve gelişen ülkeler partisi, yılın ilk aylarında da enflasyonun bir miktar gerilemesi ile desteklenirse BİST 100'de olumlu seyir devam edebilir. Daha uzun vadede ise küresel siyasi ve jeopolitik baskıların risk iştahı üzerinde baskı kurması, gelişmekte olan ülke borsalarında bu alımların dengelenmesine neden olarak bazı satışları beraberinde getirebilir.

ABD'de Trump paketi etkisiyle artacak büyüme beklentilerine paralel olarak Fed'den daha sıkı para politikasının beklenmesi yurtdışındaki USD'leri ABD'ye çekecektir. Bu yüzden iç değişkenlerde sağlamlık, küresel sermaye hareketlerine oolan duyarlılığın derecesi açısından önemlidir. Yılın ilk çeyreğinde ABD büyüme eğrisinde artış ve bunun Fed'i de daha sık faiz artırımı yapmaya itecek olması itibariyle Mart FOMC'de faiz artış beklentisini (şu anda Mart Fed opsiyonları %88) beslemesi DXY'nin yükselmesi ve EM para birimlerinde baskının artması şeklinde yansıma bulabilir. Trump paketi ve Fed beklentileri çerçevesinde daha sıkı para politikası beklentileri USD açısından destekleyici olacağı gibi, ABD 10 yıllıklarında %2,50-2,75 bandının içine yerleşme, S&P 500'de de 2.700 üzerinde kalıcılık bekleyebiliriz.

Kurlarda jeopolitik başlıklar ve küresel sermaye hareketlerine karşı ne kadar dayanıklı olacağımızı iç gelişmeler ve TCMB'nin para politikasının sıkılığı belirleyecektir.

Her ne kadar Fed ile ECB arasındaki politika ayrışımı Fed'in son faiz artırımı ve Mart ayında da yüksek ihtimalle faiz artırımı yapacak olmasının etkisiyle sürecek görünürken, ECB içerisinde başta Weidmann olmak üzere birkaç politika yapıcısının vaarlık alımlarının sonlandırılması gerektiği görüşünün Banka içerisinde taraftar bulma olasılığı var görünüyor. Bu kutupta olanlar, enflasyondaki düşüklüğün geçici olduğunu ve maaşlardaki artış çerçevesinde enflasyonun ilerleyen dönemde artacak olduğunu, Banka'nın önden hareket etmesi gerektiğini savunurken; karşı kutupta olanlar enflasyonun yükseldiğini görmeden faizlerin artırılmaması taraftarılar.

14 Aralık'taki ECB politika metnini ve ekonomik projeksiyonları hatırlayacak olursak; enflasyon 2019'a kadar ECB'nin hedeflerinin altında kalacak gibi görünüyor. En önemlisi de enflasyonun 2018'de bir kez daha düşüp daha sonra tekrar hedefe doğru yükseleceği varsayımından hareketle, manşette gördüğümüz yukarı yönlü hareket geçici kalabilir. Bu da, enflasyonun düşük kalmaya devam etmesi ve ECB'nin faizleri artırmada acele etmemesi demek olur. Banka'nın güncel enflasyon tahminleri 2017 için %1,5, 2018 için %1,4 ve 2019 için %1,5 olarak belirlenmiştir. Görünen o ki, Mario Draghi'nin görevde kkalacağı önümüzdeki 2 yıl Avrupa açısından genişleme ve düşük faiz periyodu olmaya devam edecek. Ancak spekülasyonlar da söz konusu olacaktır, muhtemelen Draghi'nin 2019'da ayrılmasından sonra Başkanlık koltuğu büyük ihtimalle Almanya'ya geçecek ve Almanya'nın başını çektiği Batı ve Kuzey kutbu ECB'nin zaten hiçbir zaman parasal genişleme yapmaması gerektiğini düşünüyordu. ABD ve Avrupa'da enflasyon hemen hemen aynı seviyelerde, yani, enflasyon beklenecekse 2020'ye kadar faiz artırılmaması gerekir. Ancak bu grup proaktif davranma taraftarılar, yani enflasyon ücretlerle beraber iyileşecek, biz önden faiz artıralım diyorlar. Her gelen veri bu bakımdan para politikası beklentilerini şekillendirecektir.

Bu kapsamda Avrupa'da merkez siyasetin çökmesi ve marjinalliğin yükselişe geçmesi 2018'de gerçekleşecek İtalya seçimleri ile beraber yine endişe unsuru olacaktır. Almanya'da da hükümet henüz kurulamadı ve yılın ilk günlerinde Merkel ve SPD arasındaki koalisyon müzakereleri devam edecek. İsppanya'nın Katalonya bölgesinde bölgesel seçimlerde de ayrılıkçılar çoğunlukta çıktı, haliyle bu taraf için de belirsizlik söz konusu. Bu gbi etmenler de EUR için aşağı risk oluşturuyor. 2018 içinde her ne kadar şu andaki şartlarla Fed ve ECB arasındaki politika ayrışımı derinleşiyor gibi gözükse de, Avrupa'da da ekonominin toparlanması çerçevesinde tahvil alımlarının yavaş yavaş geri çekilerek çıkış süreci başlatılması konuşulabilir. EUR için pozitif 1,23, negatif 1,15 bandını görüyoruz.

İngiltere önemli bir aşamayı geride bırakmış görünse de, Avrupa Birliği ile gerçekleştirilen Brexit müzakerelerinde asıl önemli safha olan ticaret kısmına geçtiler. İngiltere ile Avrupa Birliği arasındaki ticaretin gelecekte nasıl olacağını belirleyecek olan bu görüşmelerde oluşacak olan model çok önemli, kimin avantajına olursa o kazançlı çıkacak. İngiltere'de hükümet güç kaybediyor ve Theresa May üzerindeki baskının artması İngiltere'nin elini daha da zayıflatıyor. Ancak GBP en kötüyü fiyatladı ve geelen ekonomik veriler ve BOE'nin enflasyon risklerine karşı faiz artırması GBP'yi 1,30 bantlarında tuttu. GBP'de 1,36 seviyesin üzerine doğru toparlanma eğilimi sürebilir.

Kısa vade için jeopolitik riskler nedeniyle yönünü yukarı çeviren altının ons fiyatında 1340-1350 USD seviyeleri hedef olabilir. Daha uzun vade için ise Trump paketi ve Fed beklentileri çerçevesinde daha sıkı para politikası beklentileri USD açısından destekleyici olacağı gibi, ABD 10 yıllıklarında %2,50-2,75 bandının içine yerleşme, S&P 500'de de 2.700 üzerinde kalıcılık bekleyebiliriz. USD, tahvil faizleri ve hisse senetlerinde desteklenebilecek yukarı yönlü hareketlerin altın açısından daha geniş resimde aşağı yönlü baskılayıcıı olabileceğini düşünüyoruz. Bu bakımdan 1340 USD üst, 1245 USD alt hedef olarak düşünülebilir. Kuzey Kore riskleri, Trump kaynaklı ekonomik ve siyasi riskler, Katalonya krizi, İtalya seçimleri, Almanya koalisyon karmaşası, Brexit belirsizliği gibi jeopolitik konular alternatif piyasalardakki fiyatlamalar için 2018'de izlenmesi gereken başlıklar olacaktır.

Son olarak ise 2018 yılında petrol üreticilerinin uzlaştıkları anlaşmanın uygulanma sürecini izleyeceğiz. Söz konusu anlaşma kapsamında yılsonuna kadar oluşacak olan arz / talep dengesi kısa ve orta vadede spekülasyonlara ortam hazırlayacak. Petrolde piyasasının dengelenmesi arz fazlasının yavaş yavaş arz açığına döndüğünü gösteren gelişmeler ile mümkün olmakla beraber, biz petrol fiyatlarındaki yükselişin kademeli bir şekilde gerçekleşmesini ve maksimum noktanın 70 USD bandı civarında olmasını bekleriz. Bu süre içerisinde üreticilerin anlaşmaya sadık kalıp kalmayacakları fiyatlarda istikrarın sağlanması açısından izlenmelidir.

Fed para politikasındaki trend önümüzdeki yıl için, 3 faiz artırımı beklentisi oluşturulmuşsa da tamamen enflasyon görünümüne ve Trump paketinin büyümeye etkilerine bağlıdır. Henüz tüketici fiyatlarında istenen ivmenin yakalanamamış olması bazı soru işaretleri getiriyor. Bu yüzden 3 olan 20188 faiz artırımı sayısı beklentisi Aralık FOMC'sinde değişmedi ve nokta grafiği 3 faiz artırım pozisyonunda kalmaya devam etti. Çekirdek PCE'yi referans alırsak, enflasyon beklentisi 2018 için %1,9, 2019 için %2 seviyesinde tutulmuş, yani Fed hedefe 2019 yılında varmayı bekliyor. 2018 ve 2019 için %3,9'a, 2020 için ise %4'e indirilen işsizlik oranı beklentileri çerçevesinde istihdam piyasasında iyileşme devam edecek görünüyor. Ancak düşük işsizlik oranının Philips kuralı gereğince neden enflasyona halen yansıyamadığını Fed açık seçik bir şekilde ortaya koyamıyor. Özellikle Trump paketi etkisi büyümeye yansıdığında, ekonomideki bu ivme ile enflasyonda da artışın eninde sonunda gerçekleşeceği düşünülüyor. Özetle ABD ekonomisi daha iyi durumda ve Fed gelecek yıl kademeli sıkılaşma patikası çerçevesinde faiz artırımlarına devam edecek görünüyor. Mart FOMC'sinde yapılacak bir faiz artışı, ekonomik projeksiyonlarda artışı ve faiz beklentilerinin de 4'e çıkmasına sebebiyet verebilir.


KapitalFFX / Reel Kapital Menkul Değerler
www.kapitalfx.com
destek@kapitalfx.com
 
                                  ***
                               Yasal Uyarı
 
 Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.



Facebookta Paylaş