Merkez Bankası Politika Faizinde Değişikliğe Gidecek mi? (Alan Yatırım)

Geçtiğimiz hafta Türkiye ekonomisi açısından oldukça önemli iki veri açıklandı. Bunlardan ilki büyüme, ikincisi ise enflasyon verisiydi. Türkiye ekonomisi 1. Çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %2,6 küçülürken, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH bir önceki çeyreğe göre %1,3 artış gösterdi. Mayıs ayı Tüketici Fiyat Endeksi ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %18,71 artış gösterdi. USD/TRY kuru ise geçtiğimiz ay 6.20 seviyesini test ettikten sonra 5.70 seviyelerine çekildi. Üst üste iki çeyrek küçülen Türkiye ekonomisi, yüksek enflasyonla birlikte değerlendirildiğinde ekonomideki yüksek enflasyonla ve küçülme olgusu daha çok göze çarpar hale geldi. Ekonomi yönetimi açısından oldukça sorunlu olan bu durum, Merkez Bankalarının hareket alanını daraltabiliyor ve bu tip durumlarda konvansiyonel olmayan para politikası araçlarına ihtiyaç duyulabiliyor. Gelen makroekonomik veriler sonrasında Merkez Bankasının 12 Haziran tarihinde yapacağı Para Politikası toplantısı ve para politikasına ilişkin vereceği mesajlar daha önemli hale geldi.

Merkez Bankası para politikası stratejisini belirlerken küresel ve yurt içindeki gelişmeleri yakından takip ediyor. Türkiye'nin son dönemde diğer gelişen piyasa ülkelerinden negatif ayrışmaya başlaması Merkez Bankasını birtakım önlemler almak mecburiyetinde bıraktı. Enflasyon görünümünü etkileyen unsurları yakından izleyen TCMB, Mayıs ayı içerisinde döviz piyasasına yönelik 3 önemli hamlede bulundu. Bunlardan ilki, döviz satış işlemlerinde binde 1'lik kambiyo gider vergisi iken, ikincisi ise gerçek kişilerle yapılan döviz satım işlemlerinde 100 Bin doların üzerindeki tutarların ertesi gün valörlü gerçekleştirilmesi kararı idi. Dolarizasyonu önlemek isteyen Merkez Bankası bu hamleleriyle dövizin maliyetini yükseltmeyi hedefledi. Mayıs ayının sonlarına doğru ise yeni bir hamlede bulunarak, yabancı para cinsinden zorunlu karşılık oranlarını 200 baz puan artırarak, piyasadan yaklaşık 4.2 milyar Dolar döviz likiditesi çekti. Bu durum ilk bakışta dövizde kıtlığa neden olacak gibi gözükse de piyasa bu durumu ilk aşamada TCMB'nin brüt döviz rezervini güçlendireceği beklentisiyle pozitif bir şekilde fiyatladı. Ardından Amerika'dan gelen zayıf tarım dışı istihdam verisi ile birlikte FED'in yılsonuna kadar faiz indirimine gidebileceği beklentilerini güçlendirdi. Gelişen piyasa ülkelerine yönelik fon akımlarının canlanmasına neden oldu.

Merkez Bankası yarınki toplantısında politika faizinde değişikliğe gider mi?

Merkez Bankasının Nisan ayındaki toplantısından bu yana politik belirsizlikler ve küresel ekonomik aktiviteye dair riskler canlı kalmaya devam etti. Bundan sonraki süreçte de gelişen piyasa ülkelerine yönelik fon akımları, küresel risk iştahındaki azalmaya bağlı bir şekilde hareket edecek ve bu durum Merkez Bankası faiz kararlarında ana belirleyici unsurlardan birisi olacak. Geçtiğimiz hafta gelişen piyasa ülkelerinde FED'in faiz indirimlerine başlayabileceğine yönelik beklentilerden kaynaklı iyimser bir hava oluşsa da, FED'in para politikasını gevşetmesi için zayıf gelen tarım dışı istihdam verisi tek başına yeterli olmayabilir. Ekonomideki soğumaya bağlı olarak FED'in para politikasını gevşettiği bir senaryoda, bu durum Türkiye gibi gelişen piyasa ülke ekonomileri açısından olumlu olacaktır.
Merkez Bankası 12 Haziran tarihinde yapacağı para politikası toplantısından sonra faiz kararını açıklayacak. Enflasyonda bir süredir gözlenen toparlanma eğilimi ve FED'in önümüzdeki dönemde faiz indirimine gitme ihtimali, TCMB'nin de para politikasını gevşetebileceğine yönelik beklentileri yükseltmişti. Bu süreçte belirsizlik yaratan unsurlardan birisi de, Türk Lirasının diğer gelişen piyasa ülkeleri para birimlerinden negatif ayrışmasıydı. Türkiye'nin dış finansman kompozisyonunun sıcak paraya bağlı olması ve enflasyon dinamiklerinin döviz kuruna karşı hassasiyeti Merkez Bankasının para politikasını gevşetmesinin önünü tıkayan nedenlerin başında geldiğini söyleyebiliriz. Bazı piyasa analistleri TCMB'nin 2019 yılı içerisinde 400 baz puan faiz indirimine gideceğini öngörse de bu ekonomik konjonktürde Haziran ayı toplantısında politika faizinde herhangi bir değişikliğe gidilmesini beklemiyoruz. Merkez Bankasının enflasyondaki gelişmeleri izleyerek, politika faizini gelişen ülkelerin ortalaması olan enflasyonun 1,5 katına denk gelecek şekilde uzun vadeli bir politika çerçevesinde belirlemesinin piyasa dinamikleri açısından daha dengeli bir yaklaşım olacağını düşünüyoruz. Bunun için de enflasyonda kalıcı bir iyileşme sağlanmadan faiz konusunda erken adım atmak, TL cinsinden varlıklardaki istikrarı negatif biçimde baskılayacaktır. Bu açıdan bakıldığında Haziran ayı toplantısı ve gelen ekonomik veriler para politikasında gevşemeye gitmek için erken olabilir. Toplantı karar metninin içeriği ve daha sonra açıklanacak olan toplantı özeti piyasa tarafından yakından takip edilecek olup, Merkez Bankasının geleceğe yönelik vereceği sinyaller ve mesajlar piyasa tarafından dikkatle izlenecek.
Sonuç olarak; Merkez Bankası'nın sıkı para politikası duruşunu sürdürmesini ve haftalık repo faizini %24, gecelik borçlanma faizini %25.5, geç likidite penceresini ise %27 seviyesinde sabit tutmasını bekliyoruz.


 Alan Yatırım Menkul Değerler A.Ş.,
 http://www.alanyatirim.com.tr/
 
                                  ***
                               Yasal Uyarı
 
 Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.



Facebookta Paylaş