Sesmir/Ökmen:Swap yapan ülkeler, karşı tarafların paralarının, kendi parasının istikrarına katkı sunmasını bekler

Kuruluştan konuya ilişkin yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Para miktarının nereye kadar artırılacağını, nasıl ve hangi koşullarda geri çekileceğini ve artırılan kısmın nerelerde kullanılacağını açıklayan herhangi bir plan bulunmaması, geleceğe miras kalacak olan bir belirsizlik zafiyetidir.

TL’nin yurtdışıyla değişimi konusunda, kendi finansal sistemine yasak koyan, ancak kamu olarak bizatihi kendisi yapmak isteyen çelişkili bir durum ortaya çıkmıştır.

Swap yapan ülkeler, karşı tarafların paralarının, kendi parasının istikrarına katkı sunmasını bekler. Türk Lirasının G20 ülkelerinin paralarının istikrarına ya da istikrarsızlığına sağlayacağı bir katkı varsa ancak bu durumda diğer ülkeler TL ile geniş çaplı swap yapabilirler.

Swap yoluyla sağlanan karşı tarafın parasının üzerinde kullanım kısıtlaması ve kullanım şartı olamaz. Eğer kullanım kısıtlaması varsa yapılan işlem kar ya da zarar doğuran basit bir döviz değişim işlemi olup, gerçek swap olarak tanımlanamaz

Likidite akışı amacıyla yurtiçi bankalarla yapılan Swap ve Depo işlemlerinde, şu andaki uygulamaların tam aksine, Merkez Bankası’nın döviz verip TL alan tarafta olması TL’nin üzerindeki dışsal baskıları epeyce azaltacak ve eksik rezerv algısını zayıflatacaktır: Kur artışının temelinde ekonomik nedenleri bir yana bırakır isek esasen döviz likiditesi olduğuna göre, Merkez Bankası, TL’nin üzerindeki baskıları hafifletmek için, swap, depo ve direk döviz satış ihaleleriyle finans kesimine piyasa kurları üzerinden döviz verip Türk Lirasını geri çekmelidir.

TL’yi zayıflatan etkenleri bertaraf etmek amacıyla dizayn edilecek girişimlerin, üreteceği negatif yan etkileri analiz edilmeden devreye alınmaları tipik politika aceleciliğidir. Spekülasyon girişimlerinin dışında kalan ve resmin önemli bir kısmını oluşturan reel ticari ihtiyaçlar için Türk Parası talep eden yabancıları da kapsayacak şekilde yurtdışına topyekûn olarak TL verilmemesine ilişkin tepkisel önlem bu politika yanlışlığının en bariz örneğidir.

TL’ye ve nihayetinde likiditeye erişimin kısıtlaması, Türkiye’nin uluslararası pazarlara erişim kısıtlamasıyla neticelenmiş ve TL’nin uluslararası platformlardaki uygun takas koşulları bozulmuştur: Türkiye’nin para hareketlerine kısıtlama getirerek kapalı bir ülke konumuna düşmesi yararlı bir sonuç üretemez.

Dünyadan kopuk İthal ikameci politikalarla yapılacak yerel üretim süreçleri verimlilik ve süreklilik sağlayamaz. Karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olunan tarımsal ürünlerin yüksek teknolojiye dayalı olarak yerelde üretilmesine ağırlık verilmesi, ithal ikameci bir politika tercihi değil, bizatihi Türkiye’nin uygun coğrafyada olma avantajı olup, bu avantajı kullanması ise bir zorunluluktur.

Katma değer ekleyerek ihraç etmek için ithalat yapılması Türkiye ekonomisinin bir zafiyeti değil, uluslararası iş bölümünde oluşan tedarik zincirlerine entegre olabilme başarısıdır: Dolayısıyla ekonomik olarak sorun, üretip ihraç etmek için ithalat yapılmasında değil, sadece içerde tüketmek için ithalat yapılmasıdır.

Döviz çıkışını düşürmeye yönelik, gümrük vergilerinin artırılması, üretimde girdi olarak kullanılan ara malı, makine ve ekipman gibi ürünleri de kapsadığı için Türkiye’nin üretim kapasitesini zayıflatması kaçınılmaz olacaktır.

Rezerv paraya sahip ülkelerin olağanüstü parasal genişleme ve negatif faiz politikaları esasen gelişmekte olan ülkelerin dolara ulaşımı eskiye nazaran daha da kolaylaştırmıştır. Gelişmekte olan ülkelerden biri olan Türkiye’nin ekonomik politikaları bu rezerv para kaynağına erişim zorluğu ve engeli yaratacak niteliktedir. Türkiye'nin risk algısının düşmesine ilişkin kısa-orta-uzun vadeli her türlü tedbirin alınması en öncelikli politika haline getirilmelidir.

• Türkiye’nin ve özellikle Türk bankacılık sisteminin küresel finans sistemiyle kurduğu yüksek entegrasyonuna yönelik uygulanan düzenleyici sınırlamalar, Türk Lirasının konvertibilite kapasitesini hızlıca zayıflatmaktadır.

• İhracat, turizm, lojistik gibi, Türkiye ekonomisinin döviz kazanma kanalları uzunca süre zayıf kalacağı için Türkiye’nin portföy ve direkt yatırım sağlamaya ilişkin tedbirler uygulamalı, risk algısını artıran dinamiklerin zayıflatılmasına çabalamalıdır.

• Kamunun döviz varlıklarını azaltarak veya döviz yükümlülüklerin artırarak açık pozisyon yaratma politikaları risk yönetimini giderek zorlaştırmaktadır: Yabancı yatırımcıların Döviz satarak TL üzerinden açık pozisyona gitmesi önlenirken, bu kez kamunun aynı politikayı sürdürmesi çelişkilidir.

• Dövize yönelim dinamiklerinin yüksek canlılığı karşısında, esasen tam bir varlık vergisi olan tobin vergisinin kontrol edici ve önleyici etkisi hep zayıf kalacaktır: Faiz ve enflasyon farkının negatif yönde büyümesinin, TL’nin alım gücünde yarattığı erimeyi önlemek için dövize yönelim hep canlı kalmakta ve esasında bir varlık vergisi olan tobin vergisinin kontrol edici ve önleyici etkisi kalmamaktadır.



Diğer Haberler
İNGİLTERE MALİYE BAKANLIĞI, KÜÇÜK ÖLÇEKLİ FİRMALAR İÇİN 18.5 MYR GBP DEĞERİNDEKİ COVİD TOPARLANMA KREDİSİNE ONAY VERDİ
HONG KONG'DA HANG SENG ENDEKSİ YÜZDE 0.4 DÜŞÜŞLE 23301,36 PUANDAN KAPANDI
TCMB'NİN 1 AY VADELİ 1.5 MİLYAR DOLARLIK DÖVİZ KARŞILIĞI TL SWAP İHALESİNDE TEKLİF 3 MİLYAR 131 MİLYON DOLAR
İSVİÇRE'DE YATIRIMCI GÜVEN ENDEKSİ MAYIS'TA:31.3 (ÖNCEKİ:12.7)
ECB/LAGARDE: EURO BÖLGESİ EKONOMİSİNDE DARALMA BU YIL YÜZDE 8 - 12 ARASINDA OLACAK
JAPONYA HÜKÜMET SÖZCÜSÜ: HONG KONG'TAKİ DURUMLA İLGİLİ CİDDİ ENDİŞELERİMİZ VAR
ECB/LAGARDE: BÜYÜME SENARYOSU ORTA VE ŞİDDETLİ ÖLÇEK ARASINDA OLACAK
ECB/LAGARDE: ECB'NİN ILIMLI BÜYÜME SENARYOSU HALİHAZIRDA ZAMAN AŞIMINA UĞRADI
İSVEÇ'TE ÜFE NİSAN'DA YILLIK %-3.0 (ÖNCEKİ:%-3.6)
İSVEÇ'TE ÜFE NİSAN'DA AYLIK %0.0 (ÖNCEKİ:%-1.2)
İSVEÇ MERKEZ BANKASI BAŞKANI : MALİ SİSTEM İSTİKRARLI
Facebookta Paylaş